“Nefes alan güzellik” tanımını bir motto olarak kullanmaya başladığım dönemde görece iddialı bir vurgu taşıması nedeniyle biraz çekingendim. Yakın çevremde çoğu aynı zamanda meslektaşım olan arkadaşlarımdan genellikle olumlu görüşler alsam da gösterişli bir mottodan duyduğum tereddüt halen gerilemiş değil.
Peki neden “nefes alan güzellik” tanımını kullanmaya karar verdim?
Rinoplasti olarak da bilinen burun estetiğinin diğer estetik işlemlerden oldukça farklı olduğunu her estetik cerrah söyler. Biz kulak burun boğaz hekimleri içinse, burun, yaptığımız estetik işlemlerin en az 80%’ini teşkil ediyor. Burunla yatıp burunla kalkıyoruz ve neredeyse mesleki pratiğimizde başka bir şey görmüyoruz. Burun yaşamsal fonksiyonları çok belirgin olan bir organ. Yüzümüzün ortasında bulunan ve her birimizin sık karşılaştığı ameliyat öncesi – sonrası fotoğraflardan hareketle ne kadar çok şeyi değiştirebileceğine hayretle şahit olduğumuz bir güzellik prediktörü (belirteci) aynı zamanda.
Peki ama güzel burun nasıl olmalıdır?
Ameliyat olmayı planlayan birçok insanın bu soruyu gerçekten kendine sorduğunu düşünmüyorum. Güzellik anlayışının bize belirli mecralardan akan verilerle dayatıldığı aşikar. Ne bu yazıyı okuyan sizlerin ne de benim aslında gerçek anlamda bu anlayışın dışına çıkıp özgün bir güzellik algısı geliştirmemiz, bize dayatılanın haricinde bir burun şeklini can-ı gönülden beğenmemiz mümkün değil.
Ancak birden fazla güzel olduğu da aşikar.
Mesela bana sorarsanız, burun kemerinin birçok insana karizmatik ve karakterli bir görüntü kazandırdığını söyleyebilirim. Aynı şeyi ucu düşük burunlar için söyleyemem. Bu benim özgün fikrim.
Peki sizin bir fikriniz var mı?